بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِنَّهَا تَرۡمِي بِشَرَرٖ كَٱلۡقَصۡرِ ٣٢

Şüphesiz cehennem, her biri saray büyüklüğünde kıvılcımlar saçar.

– Diyanet İşleri

كَأَنَّهُۥ جِمَٰلَتٞ صُفۡرٞ ٣٣

Bunlar sanki birer kızıl devedir.

– Diyanet İşleri

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٤

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

هَٰذَا يَوۡمُ لَا يَنطِقُونَ ٣٥

Bu, konuşamayacakları gündür.

– Diyanet İşleri

وَلَا يُؤۡذَنُ لَهُمۡ فَيَعۡتَذِرُونَ ٣٦

Onlara izin de verilmez ki, özür dilesinler.

– Diyanet İşleri

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٣٧

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

هَٰذَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِۖ جَمَعۡنَٰكُمۡ وَٱلۡأَوَّلِينَ ٣٨

Bu, hüküm ve ayırma günüdür. Sizi ve öncekileri bir araya toplamışızdır.

– Diyanet İşleri

فَإِن كَانَ لَكُمۡ كَيۡدٞ فَكِيدُونِ ٣٩

Eğer bir tuzağınız varsa, haydi bana tuzak kurun!

– Diyanet İşleri

وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ ٤٠

O gün vay yalanlayanların hâline!

– Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلۡمُتَّقِينَ فِي ظِلَٰلٖ وَعُيُونٖ ٤١

Allah’a karşı gelmekten sakınanlar, gölgeler içinde ve pınar başlarındadırlar.

– Diyanet İşleri

وَفَوَٰكِهَ مِمَّا يَشۡتَهُونَ ٤٢

Canlarının çektiği meyveler içerisindedirler.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu